Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Asıl Kahramanlar: Düşünce, anlam ve proje | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yaratıcı yazarımız Samir Ataullah’ın bir önceki gün yayınlanan yazısını her zaman olduğu gibi büyük bir heyecan ve istekle okudum. Ataullah yazısında; “Yenilginin Kahramanlığı” olarak çok yerinde bir şekilde özetlediği dakik ve önemli bir düşünceyi ele almış. Vermek istediği mesaj için çok isabetli iki örnek seçmiş. Bu iki şahsiyetin, her ne kadar hem maddi hem de sembolik anlamda utanç verici yenilgiler yaşasalar da tarihe adlarının altın harflerle kaydedilmeye çalışıldığını belirtmiş . Modern Mısır tarihinden örnek verdiği bu iki önemli şahsiyet yani Cemal Abdunnasır ve Enver Sedat bu tür bir düşünceye en iyi örnekleri teşkil etmektedirler. Bence yazı, düşüncesinin açıklığını ve gücünü bu iki ibretlik örneği eleştirmekten kaçınmamasından almaktadır.

Bana gelince, üstadımız Samir Ataullah’ın bu aydınlatıcı düşüncesinden o kadar çok etkilendim ki, bu düşüncenin üzerine eklemeler yapmak ve hakında çalışmaları yapmak istedim. Çünkü her ne kadar ilk bakışta bize farklı bir bakış açısı gibi görünsede üstünde biraz düşündüğümüzde, insanlık hafızasında kahramanlıklar tarihinin çoğu zaman yenilgi ile bağlantılı olduğunu anlamamızı sağlıyor. Bunun temelinde kahramanlığın kendisinin mükemmel bir içeriğe sahip olması ve hayatta kahramanların olağanüstü özelliklere sahip insanlar oldukları düşüncesi yatmaktadır. Oysa gerçeklik çoğu zaman kahramanlık düşüncesini kemirmeye ya da yenmeye çalışır.

Bugün kahramanlık düşüncesinin, sanki yeni gerçekliğimizde kahramanlara yer yokmuş gibi gerilediğini görüyoruz. Dün kahramanlık olarak adlandırılan şeyler bugün delilik, düşüncesizlik ve anın ayrıntılarına vakıf olamamak olarak görülüyor.

Bu düşüncenin büyüsünü kaybettik. Bu kaybetme hali artık birçok düşünceyi kapsamaya da başladı. Günümüzde dünya, rasyonelliğin ve anlık şeylerin arkasından sürüklenerek ideal ve olması gerekene arkasını dönmüş bulunmaktadır.

Neredeyse düşüncenin temeli oluşturduğunu projenin ise düşünce gelişip anlamı derinleştikçe büyüyen bir ağaç gibi olduğunu unutacağız. Bu nedenle, toplumlar kahramanlarına karşı hoşgörülü ve müsamahakardırlar. Kahraman olmaları almış oldukları ve nesiller boyu toplumların katlanmak zorunda oldukları yenilgileri affetmek için yeterlidir.

Yenilginin kahramalığı düşüncesini bu şekilde anlamalıyız. Asıl olan kazanmak değildir. Bilakis düşünce, anlam, proje ve hayale sadık kalmaktır. Sina’daki yenilgisine rağmen halk, Cemal Abdunnasır’a verdiği desteği sürdürmüş ve öldüğünde kendisine son bir kez veda etmek için O’nu kahraman olarak gören yaklaşık beş milyon kişi cenaze törenine katılmıştır.

Her zaman bir kahramana ve kahramanca bir düşünceye ihtiyaç vardır. Çünkü temel olarak, varoluşun kahramanı insandır ve onun kahramanlığı iddialı ve hayalperest aklında gizlidir. Dolayısıyla kahramanlık olmadan insanlığın gerçekliği bahara erişemez.
İşte tarih kendi hafızasını bu şekilde inşa eder. Bu nedenle kahrmanlıklarla dolu hikayeler içerisinde aynı zamanda yenilgi ve acı, bazen de tüm elde ettiği başarılara rağmen intihar etmeyi seçen Hannibal’in sonu gibi çarpıcı sonlar da taşır.

Aynı şekilde kahramanlık ile yenilgiyi birbirinden ayırmak da çok önemlidir. Çünkü biz burada ne kadar idealist ve kahraman olsalarda kişilerden ve insanlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu gibi kişilerde,düşünce ve projelerini hayata geçirmekten duydukları coşku sırasında belki de yenilgiyle sonuçlanacak ya da yenilgiye kapı aralayacak hatalara düşebilirler. Örneğin merhum Tunuslu lider Habib Burgiba, eşsiz bir modernleşme projesine sahip bir kahramandı. O kadınlara, eğitime, ilk ve temel sermaye olarak insana yatırım yapmayı seçmişti. Ancak bu kahramanlığı da içerisinde bir yenilgi barındırmıyor da değildi. Çünkü Burgiba, politika alanında demokrasiyi ihmal etmiş, devletin ve genel olarak Tunus’un sosyal yapısının inşa etme projesinde dini marjinalleştirmede aşırıya kaçmıştır.

Burgiba’nın birçok hatası olmasına rağmen hem Tunus’un hem de Arap dünyasının bir kahramanıdır. O’nu tanımayanlar bile zamanla tarih, zaman ve deneyim sayesinde bir kahraman olduğunu öğrenmişlerdir.

Sözün özü; çeşitli toplumların bir önceki nesillerinde görülen siyasi ve düşünce adamları her ne kadar toplumlarının hatta bazen tüm dünyanın ceremesini çekmek zorunda kaldığı hatalara düşmüş olsalarda kahraman sayılıp tarihe geçmeyi ve insanların kalplerinde yer edinmeyi başarmışlardır. Çünkü onlar sadık, toplumlarının iyilik ve kalkınması için doğru gördükleri düşünceleri için mücadele etmiş misyon ve vizyon sahibi kimselerdi.

Sonuçlarına bakmaksızın niyet, azim ve sadakat önemlidir. Yine de bir kahraman, kahramanlığını ispatlamadıkça böyle addedilmez. Zaferlerle ve kahramanlıklarla dolu bir geçmişe sahip olduğu müddetçe insanlar ne kadar büyük ve utanç verici olursa olsun neden olduğu yenilgiyi de kabullenirler.

Bugün mevcut siyasi elitlerimiz arasında neredyse bir kahraman bile yok. Herkes, daha fazla rasyonel, gerçekleri ve şartlarını daha iyi anlamanın peşinde. Bu nedenle, toplumlar ve siyasi elitler arasında bir nevi soğukluk ve zayıf bir çekimin var olduğu dikkatleri çekmektedir.

Toplumsal lokomotif, kahramanlar olmadan ilerlemez. Yaşanan krizler ne kadar güçlü ve büyük olursa kahramanlara duyulan ihtiyaçta o denli güçlü ve büyük olur. Tabi ki burada kahramanlardan kastımız, yeni fikirler ve öneriler getiren, krizlerden kurtulmak ve yeniden inşa etmek için halkını belirli bir anlam etrafında bir araya getirebilenlerdir.

Arapların mevcut durumunda ise temel olarak ekonomik alanında bir kahramana ihtiyacımız olduğuna işaret etmemiz gerekiyor. Yani bizim harekete geçirecek, yoksulluk ve işsizlik krizlerini aşmamıza yardımcı olacak kahramanlara ihtiyacımız var.

Biz bugün kahramanlıkların kaybolduğu ve yenilgilerin üste üste bindiği bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki kahramanlar hakkında düşünmek bile itici bir düşünce gibi görülmeye bile başlandı ve bazıları bunu kişilerin kutsallaştırılması olarak görüyor. Kahramanlar olmazsa olmazdırlar. Bazen yenilgiyle karşılaşsa da insanları etrafında toplayacak bir kahraman olmadan kahramanca bir düşünce hayata geçirilemez. Kahramanlık, liderlik ve karizma kavramalarına yöneltilen saldırı, aslında insanların ve toplumların doğasına, kahramanlığa duyulan sürekli eğilime ve insanın yeryüzünün halifesi olmayı hak etmesi düşüncesine yönelik bir saldırıdır.

Biz Araplar bugün, ümitlerimizi ve hayallerimiz yeniden formüle edecek, Arap vatandaşları hayata daha bir istekle ve güçle bağlayacak kahramanlara ne kadar çok ihtiyacımız var.