Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Gizlenen daha güçlü değil | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Al Jazeera kanalı, eski Katar Emiri Hamad’ın, babası Şeyh Halife’ye yönelik yaptığı darbeye karşı darbe girişimiyle ilgili iki bölümden oluşan bir belgesel yayınladı. 10 yıl önce Al Jazeera’den oğlunun kendisine darbe yaptıktan sonra hayatının büyük bir bölümünü İsviçre’de geçiren adam hakkında izleyicilerine bir belgesel yayınlamasını talep ettim. Al Jazeera, Hamad’ın, babası Şeyh Halife’ye yaptığı darbenin ayrıntılarını yayınlaması yerine birinci darbeye karşı başarısız darbe girişimiyle ilgili iki bölümden oluşan bir belgesel yayınladı. Al Jazeera, hakikati bırakıp başarışız darbe girişimine yoğunlaştı ki bu da büyük bir şüphe oluşturmaktadır.

1995-1998 yılları arasında ABD’nin Katar Büyükelçisi, belgeselin baş aktörüydü. Al Jazeera kanalı, eski büyükelçinin aynı zamanda ‘Theron & Theros, LLP’ ismiyle 2003 yılında kurulan Washington’daki şirketin sahibi ve Katar’ın bu şirketin en önemli müşterilerinden birisi olduğunu bize söylemedi. Bu, ayıp bir durum değil. Büyükelçi, Adalet Bakanlığı’ndaki dostunu yabancı bir devletin ajanı olarak ifade ediyor. Fakat belgesel, güvenlik ve meslek icabı büyükelçiyle Katar devleti arasındaki sağlam çıkar ilişkilerini açıklaması gerekiyordu. Nitekim Sayın Theros, Katar-ABD İş Konseyi’nin başkanıdır ki ifadesine göre Theros, Katar’daki ekonomik durumdan Amerikalıları bilgilendirmeye çalışıyor. Yani Theros, iş adı altında Katar’ın reklamını yapıyor. Aynı şekilde bu da ayıp bir durum değildir. Fakat izleyici, konuşmacının tarafsız olmadığını bilmesi gerekiyor.

1997 yılında Katar’a ilk ve son ziyaretim sırasında Doha’nın en gözde mekânı Basamaklı Piramide benzeyen ‘Hilton Doha’ otelinde Yunan asıllı ABD Büyükelçisiyle tanıştım. Bütün yabancı heyetler, bu otelde konaklıyordu. O dönem Georgetown Üniversitesi’nden Katar’a giden heyetin içerisindeydim. Diplomasi Akademisi Dekanı Robert Gallucci’yle olan özel dostluğundan dolayı ABD Büyükelçisi, Katar’daki tüm görüşmelerimizi organize etti. Robert Gallucci, dışişleri bakanlığında çalışırken Büyükelçi Theros’a başkanlık yapıyordu. Bilmeyenler için Robert Gallucci, ABD Başkanı Bill Clinton döneminde 1994 yılında ABD ile Kuzey Kore arasında imzalanan anlaşmada başmüzakereciydi. Gallucci ve Theros arasındaki samimiyetten dolayı dostane sohbetler yapıldı. Büyükelçinin arada bir telefonu çalıyordu. Bize arayanın Katar Emiri Hamad olduğunu söylüyor konuşup geri dönüyordu.

Katar’da 3 gün kaldık ve bu süre zarfında Georgetown Üniversitesi’ndeki Diplomasi Akademisi’ni Katar’a getirme konusunda istekli olan Şeyha Moza el-Misned’le görüştük. Gerçekten de daha sonra yapılan müzakerelerin ardından Katar’da Georgetown Üniversitesi’nin bir şubesi kuruldu. Büyükelçi Theros, tek başına Emir’le görüştü. Görüşmede ben yoktum. Fakat Sayın Theros, Emir hakkında veliaht ve savunma bakanıyken yumuşak bir darbe yapan adam şeklinde yorum yaptı. Theros, darbeden birkaç yıl önce dizginlerin Şeyh Hamad’ın eline geçtiğini söyledi. Her şeyi ele geçirdikten sonra babasına darbe yaptı. Katar Emiri Şeyh Halife’nin bürosu ise sadece protokol görüşmelerine bırakılmıştı. Şeyh Halife, iş seyahatlerini tercih eden bir adamdı. Bunun için Şeyh Hamad, Şeyh Halife’nin seyahatlerinden birisinde havaalanında kendisine veda etmeye karar verdi. Temmuz subaylarının Kral Faruk’a karşı yaptığı gibi ateş açmadı. Aksine Şeyh Hamad, Şeyh Halife’nin uçağı havadayken kendisine darbe yaptı.

Büyükelçi, son derece komik bir sinema sahnesini anlattı. Çünkü bende son izlenim olarak o sahne kaldı. Başarısız darbe girişimi hakkında ciddi bir şekilde konuşurken ABD’nin Eski Katar Büyükelçisi’nin yüzünde beliren ciddiyete inanamadım. Belgesel, başarısız darbe girişimini şu an Katar’a ambargo uygulayan devletlerin yani Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn’in düzenlediğini iddia etti. Ayrıca belgesel, ambargo niyetinin birkaç ay kadar değil de 20 yıl kadar eskiye dayandığını söyledi. Eğer bu radikal düşünce, Katar hükümetinin görüşünü temsil ediyorsa o zaman şu anki kriz, ancak 20 yıl sonra çözülecek demektir ya da en azından iletilmek istenen mesaj bu şekildeydi.

Belgesel, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in darbeye karşı darbe düzenlemeye karıştıklarını iddia ediyor. Mısır İstihbarat Başkanı merhum Tümgeneral Ömer Süleyman’ın sözüne göre aslında bu iddia, apaçık bir iftiradan başka bir şey değildir. Mübarek, bunların bir tür saçmalık olduğunu ve Mısır’ın bu tür suçlamalara girmeyeceğini Şeyh Hamad’dan teyit etmesi için Tümgeneral Ömer Süleyman’ı aynı yıl Doha’ya gönderdi. Tümgeneral Ömer Süleyman, Şeyh Hamad’ın bunun bir saçmalık olduğunu söylediğini bizlere anlattı. Tümgeneral, “Şayet Şeyh Halife darbeden sonra bize gelseydi bunu yapardık ve Katar’da bizi engelleyebilecek bir şey yoktu. Şeyh Halife, bize güzel bir şekilde muamelede bulundu. Katar’ın yeni emiri olarak Hamad’ı tanıdık” dedi. Bu, Tümgeneral Ömer Süleyman’ın sözü. Tümgeneral Ömer, Mübarek ve Kral Fehd’in ciddi zamanlarda bu tür oyunlara başvurmadıklarını ve bunu Kuveyt’i kurtarma sırasında kanıtladıklarını belirtti. Bizi ikna etmişti. Öyle görünüyor ki Şeyh Hamad’ı da ikna etmişti. Tümgeneral Ömer Süleyman’ın sözüne göre mesele çözülmüş ve Doha ziyaretiyle sayfa kapanmıştı. Daha sonra Mübarek, Doha’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa ise komik Jumbo uçak mevzusunu anlattı.

Hilton Doha’da Ömer Süleyman’la konuşurken Patrick Theros da vardı. Sohbetin konusu ise şuydu. Karşıt darbe hikâyesi, tehdit altında bulunduğunu düşünen bir yönetim rejiminin yeni bir meşruiyet yaratma oyunlarından birisidir. Bunun için başta ABD olmak üzere bütün güçler, komplo gerekçesiyle söz konusu yönetimi korumaya çağırdı. Nitekim Ömer Süleyman şunları söylemişti, “Biz ve onlar biliyoruz ki bu, yeni bir meşruiyet yaratma yöntemidir. Biz, birazcık oynamaları için topu onlara attık.”

Gizlenenin daha büyük olması için belgeselin iddia ettiği birçok şey eksik ve noksandır.