Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğinin tanınması | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Ortadoğu’nun daha da alevlenmesinden ve yıkıcı savaşlardan oluşan bir girdaba sokulmasından duyduğumuz korkudan bahsetmekle ne abartılı bir tepki ne de aşırı bir korku duygusu manipüle ettiğimizi düşünmemeliyiz. Çünkü gerçekten de Ortadoğu bölgesi, olayların çok hızlı geliştiği ve her an üzerindeki kontrolün kaybedilebileceği bir yöne doğru ilerlediği zor bir dönemden geçiyor.

Şüphesiz bölgede herkes tarafından bilinen gerilimler zaten mevcut. Ancak yeni olan şey ABD’nin yeni İsrail politikasıdır ki bu politika, bölgedeki gerilimleri azaltmaktan sorunları alevlendirme ve yeni savaşlar çıkarma senaryolarına evrilmiştir.

ABD eşi görülmemiş bir çoşkuyla ve şok edici bir cüretle İsrail’in tarihsel emellerini gerçekleştirmek için büyük bir çaba harcıyor. Başkan Donald Trump birçok dünya ülkesinin karşı çıkışına rağmen Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Bu kararın ardından şimdi de İsrail ikinci bir tanıma kararı için diplomatik çabalarını devreye sokarak bir başka tarihi kazanç daha elde etmeye çalışıyor. İsrail 1967 savaşından beri işgal ettiği, 1981 yılında topraklarına kattığını deklare ettiği ve o zaman uluslararası tanınma elde edemediği Golan Tepeleri’nde ki egemenliğinin tanınmasını istiyor.

Görünen o ki Başkan Trump döneminde İsrail’in iştihası iyice açılıyor.
Soru şu ki; ABD İsrail’in Golan Tepelerindeki egemenliğinin tanınmasının ve elde etmeyi hayal bile edemediği şeylere ulaşmasını sağlamanın neden olacağı tepkileri idrak edebiliyor mu? Bu adımlar gerçekten de bölgede barışın tesis edilmesi çabalarına hizmet ediyor mu?

4ABD Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmekle yetinmeyerek Suriye’nin içinde bulunduğu durumdan istifa ederek bunu İsrail’in emellerini gerçekleştirmek için kullanıyor.Sorun ,bölgenin daha da alevlenmesi ve gerilimlerin ve düşmanlıkların körüklenmesi gibi bu adımın neden olabileceği sonuçları ne İsrail’in ne de ABD’nin önemsemiyor olmasıdır.

Aslında ABD yönetimi ile İsrail’in bu aşırı coşkusu zaten hiçbir zaman istikrara kavuşamayan İsrail’in aleyhine bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilir. Çünkü ona yönelik kin ve düşmanlık gittikçe artıyor.Aynı şekilde bu politikanın terör propagandası yapan, savaşsız bir barışı elde etmenin mümkün olmadığını iddia eden grupların güç kazanmasına hizmet ediyor. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması nedeniyle ortaya çıkan kargaşa şu anda Filistin sorununda kartları daha çok birbirine karıştırmış görünüyor. Filistinlilerin kendi içlerinde birçok sorunlar yaşadıklarını da özellikle belirtmemiz gerekiyor.Bu nedenle eğer İsrail liderlerinin ABD tarafına yaptıkları baskıların olumlu neticeleneceği ve birkaç ay içerisinde İsrail’in Golan Tepeleri’nde ki egemenliğiinin tanınacağına yönelik beklentileri gerçekleşirse, ardı ardına gelen ve provakasyon, zulüm ve tarihsel haklara saldırı niteliği taşıyan bu güçlü adımların bölgeyi daha da alevlendirmesi kaçınılmazdır.

Şüphesiz biz şu anda Arapların içinde bulunduğu zayıf duruma güçlü bir şekilde yatırım yapan bir İsrail ile karşı karşıyayız. Buna ek olarak İsrail, Birinci Körfez Savaşı’ndan şans eseri olmadığını artık anladığımız veya belki de başlangıçta tarihi bir tesadüf iken Arapların zayıf durumundan ve aralarındaki bölünmüşlükten yararlanmak isteyen kimi çok akıllı taraflar tarafından istismar edilen ve Arap devrimleri olarak adlandırılan döneme kadar birikmiş olaylar dizisinden de kendi emellerini gerçekleştirmek amacıyla faydalanıyor.

En azından kısa vadede açık olarak görünen o ki, ABD’nin İsrail’in emellerini gerçekleştirmek için izlediği bu atılgan politikadan en büyük zararı görenler Arap ve İslam ülkeleridir.Dolayısıyla mantık,ülkelerimizin yöneticilerine durumu daha da kötüleştirecek ve zaten çok az olan barış şanslarını heder edebilecek olan beklenen alevlendirme senaryolarına karşı dikkatli olmaları gerektiğini dikte etmektedir.

Mevcut aşamada Avrupa kartına bahis oynamak önemli bir adım olabilir.Filistin tarafının ve onun Kudüs üzerindeki hakkı ile ilgili adaletli bir çözüme ulaşmak için çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız.Aynı şekilde Golan Tepeleri’nde ki İsrail egemenliğinin tanınmasını engellememiz ve bu girişim ile İran nükleer sorunu arasında kurulmak istenen bağa izin vermemiz gerekiyor. Belki o zaman güvenliğini ABD’nin değil de komşu ülkelerin belirlediği gerçeğini gözden kaçırdığı aşikar olan İsrail’in bizatihi kendisi başta olmak üzere Ortadoğu’da ki herkes kendisini bekleyen bu zor durumdan kurtarabilir. Bizce yaşananlar sadece Ortadoğu’yu ilgilendirmiyor. Bilakis bu durum, terör sorunun daha da karmaşık bir hal almasının ve yeni bir dünya savaşının çıkmasının hiçbir şekilde kendi çıkarına olmadığı tüm dünya ülkelerini ilgilendirmektedir.

Şu anda yaşananlar; umutsuz kişilerin sayısını, Kudüs ile sembolize ettiği değerler, kültürel ve dini kimlik ile bağlantısı gibi hassas konularda birikmiş öfkeyi arttırmayı amaçlayan sistematik bir politikadır. Bildiğimiz gibi umutsuz bir insanın kaybedeceği hiçbir şey kalmadığı için her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibidir. Görünen o ki, günümüzde barış arabulucularının rolünü ve barış görüşmelerini yeniden canlandırmaya kesinlikle ihtiyacımız var. Ancak Başkan Trump yönetimi takip ettiği politikalarla kısa sürede bu arabulucuları hayal kırıklığına uğratıyor ve onların çabalarını engellemeyi ve red etmeyi amaçlayan adımlar atıyor.
ABD Başkanı akil,diyalog ve müzakereye inanan kişiler yenildiğinde barışında düşünce,değer ve pratik olarak kaybedeceğini bilmiyor mu?

Golan Tepelerin’de İsrail’in egemenliğini tanımak sadece onun zayıflamasına neden olacaktır.Çünkü etrafı her an patlamaya hazır,karşı karşıya kaldığı zorbalık ve zulüm nedeniyle yaşam ve ölümün onun için aynı olduğunu düşünen saatli insan bombalarıyla çevrelenmiş bir ülkede hiçbir şeyin anlamı yoktur.