Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kadınlar ve halk dindarlığı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yapılan birçok çalışma, bilhassa kadınların erkeklerden çok daha fazla halk dindarlığının görünümlerine rağbet gösterdiğini ortaya koymaktadır. Kadınların esasları evliya türbelerini ziyaret etme ve dini düşünürlerin kitapları yerine sarı dini kitapları okuma şeklinde tezahür eden halk dindarlığı ile bağları,din sosyolojisinde alimlerin İslamı olarak bilinen olgu ile bağlarına nispeten çok daha kuvvetlidir.

Kadınların halk dindarlığı ile ilişkisini baskın bir yaklaşım olarak sunan saha çalışmaları, cinsiyet değişiminin büyük bir etkisi olduğunu ve bu alanda erkek ve kadınların arasında ciddi ayrımlar olduğu sonucuna ulaştı.

Araştırma göstergelerine göre kadınlar arasında evliya kişilerin türbelerini ziyaret etme eğilimi çok daha yüksek ve bu onlar için büyük bir önem taşıyor.Farklı araştırmalarda kullanılan bayan denekler göz önüne alındığında nicelik açısından kadınların türbe ziyaretlerinin en temel ve öncelikli müşterilerini oluşturduğu görülüyor.Bu sonuçlara bakıldığında prensip olarak kadınların Arap ülkelerindeki halk dindarlığı olgusunun sayısal açıdan en önemli demografik kaynağını oluşturduğu sonucuna ulaşılabilir.

Peki iki cins arasındaki temel farka dayanan bu veriler,demografik olarak Arap toplumunun yaklaşık yarısını oluşturan kadınların genel toplumsal düzenin gerçekliğinde hala niteliksel bir azınlığı oluştururken erkeklerin ise hala niteliksel çoğunluğu ellerinde tutmaya devam ettikleri anlamına mı geliyor?

Fransız sosyolog Pierre Bourdieu şöyle der:”Erkek egemenliği ve empoze edilme yöntemi her daim sembolik şiddet adını verdiğim olgunun örnek modeli olarak kabul edilir”.Dolayısıyla bu sözden yola çıkarak kadınların evliya türbelerini daha sık ziyaret etmelerinin zayıf bir psikolojik yapıyı ortaya çıkardığı veya maruz kaldıkları sembolik şiddet olaylarının akıllarında ve hatıralarındaki izleri ve hissetikleri zayıflık onları gizli güçlerden kuvvet ve medet ummaya ittiği argümanını oluşturabiliriz.

Evliya ve salih kişilerin türbelerinin kadınlar için hala bir sağlık ve psikolojik tedavi merkezi olarak görülmesi toplumsal düzenin kadınlara uygulamayı sürdürdüğü erkek egemenliği ve kadın itaatliğine dayalı çelişkili mantığın uzun süreli etkilerinin devam ettiğine açık bir kanıt oluşturabilir. Buna ek olarak evliya türbelerinin ziyaretçi sayısında kadınların sayısal olarak egemen olması, bu alanda hala daha modern ve akılcı bir düşünce şeklini özümseme şekillerinin ülkelerimizde yaşanan modernleşme göstergeleri ile çeliştiğini ortaya koyuyor. Bu çerçevede ülkelerimizde kadınlar arasındaki düşük okuryazarlık olgusunun etkilerini de gözden kaçırmamalıyız.Çünkü ortaya atılan bu konu farkındalık düzeyinin yükseltilmesi ve algıların şekillendirilmesi ile ilintilidir.Zira öğrenme ve dini konularda büyük alimlerin görüşlerine başvurmaya dayanan dini eğitim Arap kadınlarımızın entelektüel farkındalıklarını belirleyen önemli bir göstergedir.

İki yıl önce yayınlanan UNESCO verilerine göre Arap dünyasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı yaklaşık %30 iken kadınlar arasında bu oranın çok daha yüksek olup %50’ye ulaşmaktadır. Başta %61’lik bir oran ile Irak,%50 ile Sudan,%42 ile Mısır %39 ile Yemen ve %38 ile Fas bu ülkeler arasında en yüksek oranlara ulaşan ülkeler arasında yer aldı.Arap ülkelerindenki okuma yazma oranları hakkında yapılan istatistik veriler 15 yaş üstü yaş gruplarında okuma yazma bilmeyenlerin oranının yaklaşık 99.5 milyona ulaştığına dikkat çekmektedir.

Kadın haklarında öncü olan Tunus’ta bile kadınlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranlarının yaklaşık %18.8 ulaştığını görüyoruz.Tabi burada ileri yaş grubundan kadınların bu oranın büyük bir bölümünü oluşturduğunu da göz önüne almamız gerekiyor.

Görünüşe bakılırsa Arap kadınlarının anayasal durumları ile (Arap ülkeleri arasında ciddi farklılıklar bulunmasına rağmen) iki cins arasındaki ilişkileri düzenleyen toplumsal uygulamalar arasında bazı farklılıklar bulunuyor. Kadınların durumunu daha modern ve ileri bir seviyeye taşıma,cinsiyetler arasındaki eşitsizliği daraltmalarına yardımcı olacak hakları edinmelerini sağlama ve kadınları özgürleştirme çabalarına rağmen bu sorun hala çözülebilmiş değil.Aynı şekilde bugün Arap ve İslam ülkelerimizin artık kadınlara daha çok itimat ettiğini,cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmadan ve eşitlik politikalarını uygulanmadan vatandaşlık kavramının eksik kalacağını anlamış olduğunu gözlemleyebiliriz.Siyasi iradenin bu konudaki önderliği çok güçlüydü.Bu sayede kadınların reform çabalarının mekanizmalarından biri haline geldiği sonucuna varabiliriz.

Ancak son yıllarda birbirini takip eden adımlar her ne kadar bir birikim oluşturmuş ve kadınların karşı karşıya kaldığı ayrımcılığı ortadan kaldıran,iki cins arasındaki eşitlik kavramını ardından da ortaklık kavramını benimseyen bir siyasi söylemi kapsayan yasalar aracılığıyla kadınların yasal statüsünü güçlendirecek süreci hızlandırmayı başarmıştır.Ancak toplumsal uygulamalara baktığımızda bunların pek bir etkisinin olmadığını görüyoruz.Hala büyük oranlarda kadınların evliya ve salih kişilerin türbelerini ziyaret etmeye devam etmesi,ayrıca daha çok Kura’n ile şifa bulma ve dua kitaplarını okumayı tercih ederek dini kitapları okumada da erkeklere kıyasla daha yüksek oranlara ulaşmaları, sosyal düzen ve uygulamalarda kadınların hala kendilerini zayıf bir konumda gördüklerine işaret etmektedir.Görünüşe bakılırsa kadınların sahip oldukları eğitim düzeyi ve dini bilgi hala onları hem demografik hem de niteliksel anlamda toplumun yarısı olarak görülmelerini sağlamamış.

Bu nedenle toplumlarımızdaki kadınların halk dindarlığı ile ilişkisi aslında onların akılcı bir dinsel farkındalık ve davranışlar yönünden ne kadar gelişmiş olduklarını ortaya koyan bir ölçüm endeksidir.