Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Konuşan sanki Temim değildi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Geçtiğimiz cuma akşamı Şeyh Temim Bin Hamed’in, krizle ilgili yaptığı konuşmada tedirgin ve yorgun olduğu gözlendi. Konuşmaya başlarken görünüş itibarıyla sanki kendisi değilmiş gibi göründü, yaptığı konuşma ise içerik olarak kesinllikle “Temim’ce” bir hitap şekli değildi . Verdiği mesaj dağınıktı, konu bağlantısı yoktu ve odaklanma eksikliği bulunmaktaydı, adeta zorunlu bir kriz konuşması niteliği taşıyordu .

Katar Emiri’nin konuşmasında her konuya ve her soruna değinmesi adeta hem ekonomi, hem medya ve bir diğeri uluslararası politikada farklılaşıyordu.

Konuşması, demeç vermekten ziyade imâlarla dolu, değişik ihtisastan komisyonlar tarafından yazılmış gibiydi, dolayısıyla Arapça’nın Mısır lehçesinde buna şekil ve konu itibarıyla “tamam değil/dağınık” yani “Temim olmadı” diyoruz.

Oysa bölge halkı, hatta Katar halkı sanırım Şeyh Temim’den barışçıl bir demeç vermesini, Katar politikasını yeniden gözden geçirmesini, Katar ve bölge için çok büyük önemi olan kriz çözümünde arabulucuların işini kolaylaştırmak ve kardeşler arasındaki kırgınlıkların giderilmesi amacıyla en azından Katar’a yöneltilen eleştirilerin hepsini değilse bile bir kısmını kabul etmesini temenni ediyordu .

Oysa Şeyh’in konuşması, zaferle donatılmış bir şekilde Katar halkına uzun bir yaz dönemine hazırlanmalarını belki de daha uzun sürebileceğini , krizin gazabından dolayı sonbahar’a kadar bile kendilerini hazırlamalarını dile getirerek halkı dolduruşa getiriyordu. Aynı altmışlı yıllarda Filistin sorunuyla ilgili kamuoyunun desteğini kazanmak için atılan hamasi sloganlar gibi, kamuoyunun ufak sıkıntılarını azaltıp büyük sorunlara bulaşmamak gibi bir durum yaratmak, dolayısıyla Filistin sorunuyla ilgili bu tarz demeçlerin çoğu boş veya yüzeysel olduğu zamanla anlaşıldı.

Ünlem ve imalı ibareler içeren söz konusu bu demeç; Kahire , Riyad, Abu Dabi ve Manama gibi boykot eden başkentlerce kabul görmedi. Buralar tarafından kabul görmemeyen bu demeçe “tamam değil” ve de kesinllikle “Temim olmadı” olarak nitelendirildi .

Bu demeçte kullanılan ifade ise Körfez’de kullanılan bir ifade olmamakla beraber, uluslararası yönetime yönelik tamamen abartı dolu bir demeçtir “Temimce ” bir tarz değildir .

Katar Emiri; Körfez’de küçük değil büyük bir devletin lideriydi , ancak küçük bir liderin özelliğini taşımaktaydı, küçük bir devletin işlediği kusurları işledi, başkalarına yönelik ( over stretching ) yayılmacı tehlikesini de içeriyordu konuşması, demecinde kullandığı üslup Körfez kültürüne yabancı, gerçekten uzak , özgüven açısından (Saddam Hüseyin’ce) Saddamvari bir metin gibi, abartılı nitelikteydi .

Şeyh Temim’in verdiği mesajlar neydi?

Bu krizi daha da zora soktuğunu, çözümüne katkıda bulunmadığını ve bu krizin süresinin uzamasına sebep olduğunu görüyorum . Neden ?

Demecinin tamamı , Doha kapılarının kapalı olduğunu gösteriyor, müzakere etmek isteyenlere Katar’ın egemenliğine saygılı olmalarını, kendi dış poltikasının değiştirilesinin istenilmemesi, çünkü dış politikasını değiştirmeyeceğini, Katar’ın üstün bir devlet olduğunu hiç bir zaman komşularına yanlış veya zulmetmediğini ifade ediyor. Tabii ki bu mesaj çok tehlikelidir, sorumluluğu kabul etmeyecek, bölge halklarına hatta bazı bölge devletlerine etkileyecek Katar’ın uyguladığı bu siyaset, bu siyaseti izlemesi ve devam ettirmesi tehlikelidir .

Sorumluluğu kabul etmemek, siyaset ve genel politikada olgunlaşmamanın bir göstergesidir, dolayısıyla bunun gibi daha çok durumlarla karşı karşıya gelebiliriz demektir. Komşularının buna alışmaları ve hazırlık yapmaları anlamına gelmektedir .

Verdiği diğer mesajlar ise, Katar’ın politik başarısına işaret ederek, ambargo uygulayan ülkelerin “Batı’daki radikal güçlerin” duygularını etkilemeye çalışması” olarak suçlamasından dolayı ambargo konusunda uluslararası kamuoyunu kazanma çabasında da başarısız olmuştur . Prens’in konuyu “Katar ambargosu” adlandırmasındaki ısrarı ise, tabii ki bilindiği gibi ambargonun belli yasal prosüdürü vardır, bundan dolayı Katar bir sonraki adımı bu konuyu BM’ye götürebilir ki bu durumda da uzlaşı ve çözüm politikanın yerine sorunun daha da tırmanması ve komlike hal almasına yol açar .

İkinci mesajı ise ambargo uygulayan ülkeleri suçlayarak sorumluluktan kendini kurtarma atılımı olmuştur .

Şeyh Temim , Katar’a yapılmak istenenin Katar’a diz çöktürmek için önceden yapılan bir plan olduğunu dile getirerek Katar’ın mazlum olduğunu ve dünyanın da zulmü kabul etmeyeceğini sözlerine ekledi. Peki burada bir oyun var gibi oysa Katar sanki sadece bir kurban gibi gösteriyor, Katar topraklarında barındırdığı Yusuf Al Karadavi’den radikal örgüt liderlerine kadar olan gruplar, sanki çevreci Yeşiller Partisi üyesi grupları barındırıyormuş gibi göstermeye çalışıyor. Sanki Mısır’daki Ocak Devrimine milyonlarca dolar harcamadı ki burada Katar’ın Kahire sokaklarında Müslüman Kardeşler yararına devrimin ilk haftasında yetmiş milyon dolar nakit ödediğini ve bu sayede Müslüman Kardeşler’in devrimi kazandığını yazmıştım . Ödenen bu meblağdan şüphesi olan varsa 28 Ocak 2011 tarihinden, Mübarek’in yıkılış tarihi olan 11 Şubat 2011 tarihleri arasında Kahire Havaalanı’na Katar’a ait kaç adet özel uçağın iniş yaptığını görebilirler . Öte yandan Emir, Katar’ın Libya’ya müdahelesini ve Libya halkına nasıl bir felaket getirdiğini dile getirmiyor , hatta Katar istihbaratının yaptıklarının sorumluluğunu da üstlenmiyor.

Şeyh Temimi’i iktidara taşıyan srbeplerden biri de acaba Libya’da yaşanan olaylar mı oldu ?

Libya’da öldürülen ABD’li elçi Christopher Steven’in ölümü, Katar’la her hangi bir kargaşa yaşanmamasına ve de Katar’da ABD üssü bulunmasına rağmen , Katar’da bir anda yönetime bir grubun yerine başka bir grubun gelmesi, bu değiştirme operasyonundaki eylem büyük emare olması gerek. Çünkü sızan bilgiye göre elçiyi öldürdüklerini iddia eden radikal gruplarla Katar arasında bir bağ bulunduğu yönündeydi ki Temim’in iktidara gelmesinde de en büyük etkendi. Bundan dolayı Amerikalılar eski Emir Hamed Bin Khalifa’yı iki seçenekle karşı karşıya bıraktılar, Libya’da öldürülen elçinin ölümü ile ilgili olarak kongrede hakkında soruşturma açabileceklerini veya da yönetimi oğluna bırakması seçeneği oldu. Emir de Katar’ın ABD’deki pozisyonunu korumak ve kurtarmak , diğer taraftan da ABD’nin merkezi üs komutanlığını Florida eyaleti / Tamba yerine El Adid üssüne taşımasında stratejik özveri ve askeri ilişkilerin etkilenmemesine karşın iktidarı bırakmayı seçti .

Eski Emir Hamed, yönetimi bırakmadan bir kaç ay önce ben bunu kaleme aldım ve BBC radyosunda dile getirdim, çünkü Emir’in oğlunun lehine iktidardan çekileceğinden emindim

Ancak burada bir nokta var, Katar’ın Libya’daki politikası ve ahmakça davranışı açısından Libya ve Katar iki devlet olarak oradaki gelişmelerden sorumluydu, ancak tüm bunlara rağmen Katar Emiri dış politikasında herhangi bir değişiklik yapmak veya bir pişmanlıkla ilgili hiç bir şey dile getirmedi, tam tersine Katar Emiri bütün Arap devrimlerini Katar’a mal etti , devrimleri 1996 yılında eski Emiri kurduğu El-Cezire kanalı aracılığıyla Katar’ın başlattığı bilgi devrimi sonucu meydana geldiğini dile getirdi . Bu devrimlerin El-Cezire’nin çabası sonucu olduğu ifadesi bütün Arap halklarının iradesiz olduğuna, daha iyi bir gelecek için bir içgüdüye sahip olmadıklarını, sanki Araplar karanlıkta yaşmaya istekli tamamının kör olduklarına işaret etmektir, bütün bunlara karşı ancak El-Cezire’nin ışığıyla kurtulduklarını dile getiriyor .

O zaman Katar, dış politikasında El-Cezire ve Müslüman Kardeşler’den yani bu iki figürden vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Tabii ki bu durumda Mısır, BAE ve S. Arabistan’ı memnun etmeyecek, verdiği mesajla “Doha kapılarının sonsuza dek kapalı” olduğunu anlıyoruz. Sonsuza dek terimi de ambargo uygulayan ülkeleri Katar’ın şartlı müzakere şartlarını kabul etmeleri demektir, diğer bir deyişle kriz süresinin uzaması ve daha komplike bir hal alması demektir .

Hitap dili, Katar Emiri ile emsalleri arasında şahsi bir ayırıma neden oldu, aynı Beşşar Esed’in konuşmasında “adama benzeyenler” terimini kullanması gibi ki Suriye’ye bugüne getirdi Katar emirinin konuşmasındaki laf dokundurmak ve imalar , muhafakar Körfez kültürüne yakışmamaktadır, tabii ki ambargo uygulayan ülke liderleriyle aynı masaya oturmak artık pek kolay olmayacak. Bu konuşma, başta da söylediğim gibi bir komisyon tarafından hazırlanmış, gergin bir sesleniş olduğu bu da çözüm yerine durumu daha da zorlaştıracak, söndürülemeyecek yangın çıkartacak. Bundan dolayı Katar politikalarını gözden geçirmeli veya da sistemini nefretten uzak bir sistemle yeniden yapılandırmalı, bölge de yıkıcı değil yapıcı konuma geçmeli, Şeyh Abdullah Bin Zayed’in dediği gibi yıkım dünyasından imar dünyasına geçmeli, bunun için de Şeyh Temim’in hitabında özeleştiriye gerek var