Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ortaklık gezileri: Refah ve siyasi istikrar yapımı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, veliahtlık görevini devraldığı sekiz aylık süreç içerisinde, uluslararası anlaşmalara göre geçici ya da daimi siyasi bir müttefikten ortaklık kavramına kadar ülkenin dış imajını yeniledi. Veliaht, ortaklık kavramını, ‘Kraliyet Vizyonu’nu ilan ettiği gün ekonomi ve uluslararası piyasaların jeopolitik meseleler ve güvenlik tehditleriyle iç içe geçtiği yeni kavramdan ayrıştırdı. Bu kombinasyon, siyasi İslam’dan Husilere, Hizbullah’a, DEAŞ’a ve El Kaide’ye kadar tahrip yanlılarına karşı kararlılık politikasına, tek gelir kaynağına sahip ekonomiden rekabet ve yatırıma dayalı ekonomiye kadar dini ılımlılık, terör ve yolsuzlukla mücadele düzleminde değişimle ilgili her uyarı düdüğü çalındığında uzunca tartışmalara neden oldu. Ayrıca Körfez yönetim ailelerinin örf ve adetlerine göre Katar’ın aşırılıkları görmezden gelindi. Böylece durum, kendini kanıtlama ve rol arama girişiminden etkin devletlere yönelik bölgesel bir tehdide dönüştü. Bahreyn, Mısır ve dünya El Kaide ile birlikte Al Jazeera kanalının tekrarladığı terör söyleminin hedefi haline geldi. Al Jazeera kanalı, terör söyleminin kontrolden çıkıp Arap Baharı’nın çöktüğü günden beri tüm bu tahribata neden olan radikalizm değirmeniyle rekabete girerek bu söyleme yatırım yapıyor.

8 ay sonra Avrupa’ya ilk yurt dışı ziyareti… Veliaht Prens Muhammed bin Selman, bölgede refah ve istikrarı desteklemek için ortaklıklar şeklinde özetlenebilecek bu kombinasyonu asil ve tarihî müttefik İngiltere’de Arap Baharı’yla başlayan yıkıcı projelere karşı Suudi projesi olarak takdim etti. Bazı devletler; Tahran mollaları, hilafetin dönmesini isteyen liderler, solun ve siyasi İslam’ın kalıntıları tarafından egemenliğe müdahale düzleminde bölgede hala yatırım yapmayı arzuluyorlar. Muhalefet kargaşası içerisinde ne kadar taviz verirlerse versinler sol ve siyasi İslam’ın kalıntılarının iktidara gelmeleri mümkün değildir.

Ortaklık gezileri, ilk önce Mısır’ın seçilmesi kapsamında değerlendirildiği zaman anlaşılması mümkündür. Çünkü Mısır, Arap çevrelerinde en etkili olan ve karşıt gruplar tarafından en çok hedef alınan bir ülkedir. Arap kimliğine sahip ve Körfez’in en önemli müttefiki Mısır, eşit derecede hedef alınmaktadır. Mısır’a yönelik bu saldırıyı siyasi rejime indirgemek, devlet kavramını yok eden muhalefetleri ortaya çıkaran Arap Baharı oyununun tekrar etmesi için yürütülen bir girişimdir. Yoksa bu saldırı, siyasi çoğulculuğun ve katılımın hacmini ya da siyasi rejimin performansını değerlendirmek için meydana gelen bir anlaşmazlık değildir. Bu konuda birçok delil bulunmaktadır. En önemlisi de hala sıkıntı yaşayan devletlerin içinde bulunduğu durumdur.

Bölgesel düzeyden Avrupa’daki nitelikli ortaklığa geçişte bir köprü olması hasebiyle İngiltere, gezinin başında yer almaktadır. Göç, entegrasyon, ekonomik sorunlar, tecrit politikası ve partiler arası siyasi pürüzler nedeniyle rolünde gerileme olmasına rağmen Avrupa, bölgesel dengeler düzleminde en yakın ve en etkili bir kıtadır. Fakat bu ziyaret, radikalizm ve terör konusunda emniyet supabı niteliğinde olan dini ılımlılık, güvenlik, kanun ve yolsuzlukla mücadele meselelerinde Suudi Arabistan’ın imajının yeniden konumlandırılmasıyla büyük şirketleri razı edecek yatırım fırsatlarının arttığı bir ortamda ve iki ülkenin -yeni Suudi Arabistan ve Avrupa Birliği’nden ayrılacak olan İngiltere- büyük bir ekonomik gelecek beklentisi içerisinde olduğu bir vakitte gerçekleşmektedir. Nitekim bu köklü devlet de ekonomik kalkınmada yavaşlama belirtilerinden sonra yatırımlarını yenilemeye ihtiyaç duymaktadır. Burada Prens Muhammed bin Selman’ın vizyonu, genel yatırım fonunu dünyadaki mevcut olanaklara yatırım kurtarma botu olarak sunmasında gizlidir. Yalnızca İngiltere’deki bazı tahminler, bu fonun 100 milyar dolardan fazla olduğuna atıfta bulundu.

Veliaht Prens Muhammed’in dosyaları, ülke düzeyinde gelecek vadeden olanaklar ve dönüşümlerle dünyayı ikna etmek, Suudi Arabistan’daki yatırımın şeffaflığını vurgulamak ve özel sektörün değil de yönetimin doğrudan desteğiyle NEOM gibi dev projeleri pazarlamak için politik yalanlar satmaya çalışan kanalların ve siyaset tüccarlarının öngörülerine ihtiyaç duymamaktadır. Bu şekilde bu projeler, Veliaht Prens’in sunduğu şeffaflığa dayalı ortaklıkları getirebilir. Çünkü şeffaflık, Aramco’yu Londra’da halka arz etmeye hazırlamak için bir garanti değil aksine bir çalışma üslubudur. Kraliyet, siyasi açıdan radikalizm, terör ve bunları meydana getiren oluşumlar, gruplar ve devletlerle mücadele etmek konusunda küresel büyük güçlerin desteğini almadan ve meselelerin karışıklığını anlamadan ilerleme kaydedemez. Nitekim Husilerin Yemen halkını bitkin hale getirmeye, yardımların ulaşmasını engellemeye yönelik çabaları ve çocukları zorla savaştırdıkları ortaya çıktıktan sonra Suudi Arabistan’ın uluslararası topluma yaptığı açıklamaların bir parçası sayılan Yemen meselesinde durum böyledir.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, son açıklamalarında vurguladığı gibi bu dosyaları halkın desteğine yani sadece endişeli Suudi gençliğin desteğine değil, aynı zamanda kraliyet aile bireylerinin desteğine de dayanarak takdim ediyor. Ayrıca bu dosyalar, Ortadoğu ve dünyanın teröre, ekonomik sorunlara, müdahalelere ve İran’ın siyasi kaosuna maruz kaldığı zorluklar karşısında durmak için köklü değişikliklerdir. Suudi Arabistan’daki büyük dönüşümleri yakalamak için bu dosyalara geniş bir şekilde bakılmıyor.