Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Özgürlük ve genel memnuniyet | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bu asrın düşünürleri insanların genelinin yasaya itaat ve teslimiyete meyyal olduğu konusunda hemfikirler. Bu, hükümetlerini seviyorlar ve tüm hükümet ricaline güveniyorlar demek değildir. Mesela geçen hafta yapılan bir kamuoyu yoklamasında ABD’lilerin yalnızca yüzde 37’si yeni başkanlarının performansına güveniyor.
Bununla beraber hiç kimse ABD’lilerin hükümetlerine karşı ayaklanmasını beklemiyor. Çünkü onlar basitçe kanuna ve kanunu uygulayan sistemlere güveniyorlar. Bu, başkanın kişiliği ile bağlantılı değildir. Bilakis bütün olarak siyasi siteme bağlıdır. Bu, doğal durumlarda dünya toplumlarının hepsinde tekrar eden bir örnektir. Arap dünyası da buradan istisna değildir.

Halkın resmi kurumlara güveni iki taraf arasındaki karşılıklı ilişkiler sonucu oluşur. Büyüyerek insanların bu kuruma ve adamlarına sualsiz güvendiği kutsal bir şekle bürünebilir veya tamamen küçülüp, yok olarak onun yerine şüphe, kinleşme veya düşmanlık dahi gelebilir. Sanırım birçok okur bunun örneklerini görmüştür, ya da bazı ülkelerde görülmektedir.

Kesinlikle biliyorum ki, dünyanın tüm hükümetleri halkının rızasını kazanmayı ve tüm güvenlerini almayı ister. Ve muhakkak bilir ki, istemek ile murada nail olmak arasında mesafe vardır. Güveni kuvvetlendirmek, halkın dertlerini anlayarak devlet siyasetini bu dertleri dile getirip tedavi etmek üzere yönlendirmeye bağlıdır.
İnsanlar hükümetlerine kızabiliyor siyasetlerinden kuşku duyabiliyorlar. Fakat onları düşürmek istedikleri için böyle yapmıyorlar. Bilakis özel hayatlarında mutlu olmalarına imkan sağlayan yasaların gölgesinde barış içinde yaşamak istiyorlar.

Beş asır önce İtalyan düşünür Niccolo Machiavelli özgürlük konusunda insanları harekete geçiren faktörleri araştırdı. Sağlam bir mücadele verdi. Özet olarak insanların hepsi yönetme görevinin çok az kişi için geçerli olduğunu biliyor. Bu sebeple onların büyük çoğunluğu bu vazife ile ilgili bilgi sahibi değiller. Ona nail olma imkanı da olmuyor. Fakat hepsi güvende hissetmek için özgürlük istiyor. Güvenlik, kişiyi her adımda yasanın engellemediği, istikbalini kurabildiği, hayatını şekillendirebildiği zaman gerçekleşiyor. Yasa genişledikçe fertler için özgürlüğü kullanma alanı da genişliyor. İster bu görüşünü beyan etme olsun, ister işini seçme ister bir yerden başka bir yere gitmek olsun vs… halk hükümetten işini yapmasını istiyor. Ve bunun karşılığında işini yapacağını ve hayatını istediği gibi yaşayacağını söylüyor.

Şimdi iki durum düşünelim: bir tarafta insanların günlük hayatlarının detaylarına müdahale eden bir hükümet var. Diğer tarafta insanları istediği gibi yaşamaya bırakmış bir hükümet. Zannediyorum ki birinci durumdaki ihtilaf ihtimalleri birinci durumdan çok daha fazla olacak. Taraflar arasındaki potansiyel farkı dikkate alarak, vatandaş çoğunlukla devletin her şeyi yapmaya gücünün yettiğini farz etmeye meyledecek ve dolayısıyla her iş, her tereddüt ve her gecikmeden devleti sorumlu tutacak. İkinci durumdaki vatandaşa gelince, devletten hiçbir şey yapmasını beklemez. Hayatını kendi başına sürdürmesi gerektiğini düşünür. Böylece kavga ya da memnuniyetsizlik ortamı oluşmaz.

Sözün özü, kanunları ve insanların geneli için özgür hayat ortamlarını genişletmek hükümetlerine karşı güveni derinleştirme ve ondan memnuniyetleri için etkili bir faktördür. İnsanlar basitçe barış içinde yaşamak istiyor. Bu, diğer işlerde devletin hayatlarına müdahalesini mümkün olan en asgari sınıra çekmesini gerektirir.