Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘Skandal Toplumları’nda seçimler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Mısır’ın eski Genelkurmay Başkanı Sami Annan’ın 26-28 Mart 2018’de yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olduğunu belirtmesi bu seçimlerin en dikkat çekici hadisesi olacak. Zira birçok kimse seçimlerin mevcut Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin lehine sonuçlanacağını zannediyordu. Ahmed Şefik ve partisinin yaptığı gibi seçim öncesi başkalarının lehine çekilme olmaz ise, güçlü aday Sami Annan ile beraber seçimlere gireceklerini ilan eden eski Sayıştay Başkanı Hişam Cinina ve Dr. Hazım Hüsni gibi sivil adaylar gerçek bir rekabet ortamı yaratacaktır. Bence önemli olan şey, seçimlerden değil genel olarak skandal toplumların seçimlerinden konuşmaktır.

Skandal/utanç toplumundan kastım, doğu toplumları sınıflandırılırken kullanılan eski bir antropolojik tanımdır. Buna mukabil Batı “suçluluk hassasiyetine dayalı toplumlar” olarak nitelenmiştir. Her ikisi de bireylerin davranışlarında toplumsal kontrol aracıdır. Skandal/utanç toplumlarında, bireyler çocukluk çağından itibaren toplumsal itibar meselesinin baskısı altında büyürler. Kişinin uyuz bir deve gibi toplumdan tecrit edilmesi veya toplumun bir parçası olarak kalması tamamen kişinin skandallara bulaşıp bulaşmaması ile ilgilidir. Skandal veya utançların etkili olduğu tek toplum Mısır değil, Japonya ve Çin gibi diğer Doğu kültürlerinde skandallar, intihar ve kendini öldürme şeklinde sonlanmaktadır. Zira bu tip toplumlarda skandalla/utançla yaşamaktansa ölüm daha iyidir.

Sami Annan ve partisinin adaylık ilanından sonra Mısır’da dolaşan videolardan biri, Annan’ı “rezalet” kelimesi ile tehdit eden gazeteci Ahmed Musa’nın bir videosudur. Bu da “sizi çok acıklı bir şekilde rezil edeceğim” anlamına gelmektedir. Bu video, Annan’ın bir önceki seçimlerde aday olmasını önleyen bir kampanyanın parçasıydı. Skandalı ortaya saçmakla tehdit eden tek video bu değildi. Lımeys Hadidi ve diğer medya mensuplarının benzer videoları vardı. Kampanya o günlerde başarılı olmuştu, peki şimdi yine başarılı olur mu? Tabii ki, otoriter toplumlarda skandallar tek baskı aracı değil, daha şiddetli olan başka araçlar da var, fakat bu makale bunların analiz alanı değil. Bu makalede, daha bir üst seviyesi olan ve “ezilen toplumlar”olarak isimlendirilen olguya değinmeden önce “skandal toplumlar” fikri üzerinde duruluyor.

Mısır’da yaşanan bu skandal meselesi sadece cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili değil, genel olarak en küçüğünden en büyüğüne kadar, toplumsal çatışmalarda düşmanları yenmek için kullanılan bir araçtır. Skandalları Araplar, düşmanlık yapmada aşağılık bir yöntem olarak görürler ve savaş sonrası barışmayı son derece zorlaştıran bir husustur. Batı toplumlarında ise bunun aksine seçim skandalları, seçimlerin bitmesiyle sona ererler.

Skandal toplumlarında skandal ortaya çıkarma bir uzmanlık alanı haline geldi: Geçmişte “profesyonel ağıtçı kadınlar” olarak bilinen kişiler olurdu, birçok cenaze töreninde, cenaze sahipleri tarafından ödenen ücretler karşılığında bu kadınlar tutulurdu. Günümüzde ise bunların yerini basın yayın organları aldı. Ayrıca bu iş artık ağıtçı kadınlarda olduğu gibi sadece kadınlarla sınırlı değil, erkekler skandal ve araçlarını kullanma sanatında onları geçmiş durumdalar.

“Suçluluk hassasiyetine dayalı toplumlar”da yaşayan vatandaşlar bağımsız bir birey olarak yaşar ve onu kontrol eden sadece kendi iç dünyasıdır. Utanç veya skandal toplumlarında ise kontrol tüm toplumun uhdesinde ve biraz da skandalın gücündedir. En tehlikeli şey, siyasi rejim inşa edildiğinde skandalın hakim bir güç haline gelmesidir. Eski istihbarat şefi, muhalifleri bastırmak için, onların bazı davranışlarını özellikle de cinsel yönlerini ortaya dökmekle tehdit ettiği bir sistem kurmuştu. Salah Nasr ismi istihbarat dünyasına hâkim bir fenomene değil, eksiksiz bir sosyal ve politik rejimin belkemiğini kıran bir fenomene dönüşmüş oldu. Bir tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılan skandallar gücün değil, zayıflığın bir işaretidir. Toplumun ve değer sisteminin kırılganlığının da bir göstergesidir. Kırılgan toplumlarda skandallar, nükleer seçenek veya karşı tarafı bitirme tehdididir. Herhangi bir toplumda, skandalların bir sosyal kontrol aracı olarak benimsenmiş olması, adli mekanizmanın o toplumda çöktüğü anlamına gelir. Ya da yargı artık kırılgan hale gelmiş, insanları caydırmak için bir seçenek olmaktan çıkmış ve insanlar yasa yerine skandallara başvurur olmuştur.

Mısır’ın durumuyla ilgili korkutucu olan şey, toplumun modern teknolojiyi skandal kültürünü geliştirmede inanılmaz derecede kullanmasıdır. Bu da eşi benzeri görülmemiş sosyal bozulmayı beraberinde getirmektedir. Bütün bunların, Mısır’daki gelecek cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ne alakası var? Vatandaşlığın sosyal ilişkinin temelini oluşturduğu Batıda, en büyük skandallar dahi yasalar tarafından cezalandırılabilen bir suçtan öteye geçmez iken, Bireysellik durumuna ulaşamayan ve henüz vatandaşlık fikrini geliştiremeyen toplumlarımızda, skandal, bireyi toplumun veya kabilesinin dışına atan bir mekanizma olarak kullanılmaya devam etmektedir. Şu ana kadar, bizi çevreleyen modernliğin cazibesine rağmen hala kabileleriz; ya da en iyi ihtimalle organik biyolojik anlamda kabileler değilsek de, kabilenin değerlerine mensubiyetimiz devam ediyor. Mısır’da başkanlık ve diğer seçimler İki devrim dalgasının eşlik ettiği toplumsal dönüşümlere rağmen, skandallar, öncelikli bir silah olmaya devam ediyor. Mısır skandal toplum dünyasından bilgi, bilim ve akıl dünyasına geçmezse cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin bir faydası olmayacaktır. Skandallar ve utançlar üzerine kurulu toplumların kaderi geri kalmışlığın güncellenmesidir. Geri kalmışlığı güncelleme konusunu yeni bir başlık olarak daha kapsamlı bir makalede işleyelim.