Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Şok siyaseti | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Başkanlık seçim kampanyasının başlangıcından itibaren, 2015-2016 seçim yılı boyunca ABD’de bulunmam kaderin bir cilvesiydi. Cumhuriyetçi ve Demokrat adayların hazırlık kampanyaları ve hatta iki ana partinin adayları arasındaki son seçimlerden başlayarak oradaydım. Seçim kampanyası oldukça hararetliydi. Aslında birçok şey, önceki seçimlerde gördüklerimin bir benzeriydi, ancak bu sefer daha heyecan vericiydi ve bildiğimiz gerçeklikten ziyade filmlerde karşılaştığımız sürprizleri andırıyordu. Bunun nedeni ise iş dünyası, şöhret, televizyon ve gazete dünyasından gelen bu heyecan verici karakterden başkası değildi; Donald Trump. Adam kendine o kadar güveniyordu ki, 17 diğer aday ile zorlu tartışmalara girişiyor, hepsini de peş peşe tek bir kelime veya cümle ile mağlup ediyordu. İlk andan itibaren kamuoyu anketleri onun lehine idi ve adayların ortasında durduğu zaman, sönmüş gezegenlerin etrafında döndüğü bir yıldız gibi cazibe merkeziydi. Son savaşta durum farklıydı, Hillary bu savaşta yeni değildi, şöhretindeki bazı eksikleri kocası Bill Clinton ve müttefiki Beyaz Saraydaki Başkan Barak Obama’nın şöhreti dengeliyordu.

Trump, alışılmış olanın dışına çıkmadaki olağanüstü becerisi sayesinde Beyaz Saray’a ulaşmayı başardı. Ve en önemlisi, en yakın rakibini kelime, cümle ya da hareketi ile şaşırtma ve şoke etme yeteneğine sahip olmasıydı. Hatta kendisinden Amerikan normlarına ve geleneklerine aykırı sözler ve işler veya gizemli tavırlar çıksa dahi, bunu kendi lehine nasıl çevireceğini çok iyi biliyordu. Onun hakkında şu dahi söylenir olmuştu; New York’taki Beşinci Cadde’de birini öldürse, destekçileri destek vermekten geri adım atmayacaklar. Her ne kadar daha sonra, kazanmış olduğu zafer için hazırlıklı olmadığı ve bu zaferi beklemediği söylense de, kader onu ABD başkanlığının olduğu yere götürmüştü. Seçim kampanyası esnasında yaşanan hadiseler bizlere bunu söylemektedir. Şimdi bu adam Beyaz Saray’da…

“Kurumun” kişileri nispeten değiştirdiği söylense de, Trump sonuçta rakibini şaşırtan ve söylediği sözler ve yaptığı eylemlerle karşı tarafın dengesini bozabilen biridir. Twitter hesabı üzerinden saatlerce mesaj atmaya hala devam etmektedir.

Trump’ı Beyaz Saray’a ulaştıran yol, sözler veya eylemlerde şok siyaseti izlemesidir. Sadece bu bile tarihteki yerini garanti edecektir. Seçim kampanyasındaki mesajların biçimine baktığımızda bu şok etme ve şaşırtma siyasetini daha iyi anlarız. Zira o Rusya aşığı, Çin’in düşmanı, Avrupa’ya karşı mesafeli, Meksika’ya karşı saldırgan ve Japonya’ya karşı korumacı birisidir. Görevinin daha ilk yılında, Kuzey Kore ile “yangın ve öfke” politikası izledi. Pyongyang’ın nükleer gücünü silmeye girişti. Savaşın yakın olduğu noktasına kadar varıldı. Sonrasında ise Kuzey Kore başkanı ile görüşmek ve nükleer silah düzeni konusunda uzlaşmak istediğini belirtti. Her iki durumda da (çatışma ve diplomasi), Trump Bildirisi ani ve şok edici oldu. ABD siyasetindeki güvercin kanat, nükleer bir savaş tehdidi savurması karşısında şok oldular, şahin kanat ise, Trump’ın neredeyse teslim olma noktasına gelmesi karşısında şaşkınlık yaşadılar. Benzer bir şey de Rusya ve başkanı Vladimir Putin ile yaşandı. Ukrayna’da yaşananlara rağmen Trump’ın seçim mesajları sakin ve yapıcıydı. Ancak İngiltere’deki eski Rus casusunun kızı ile birlikte suikast girişimi sonrasında Trump, 60 Rus diplomatı kovdu. Hemen ardından, Putin ile Beyaz Saray’da buluşmaya hazır olduğunu ilan etti. Böylelikle Trump tüm siyasi gözlemcileri şoka uğrattı. Afganistan’dan çekilmesi beklenirken o asker sayısını artırdı, Suriye’den çekilmesi beklenirken, savaşı tırmandırması ve Ruslarla işbirliği yapmaya başlamasıyla şaşkınlık yarattı. Ama hiç kimsenin beklemediği bir zamanda, geri çekilme niyetini açıkladı. “DEAŞ” örgütüne karşı mücadeleyi tamamlama görevine gelince, bu artık başkalarının görevi olmuştur.

Ticaretinin liberalleşmesini, NAFTA Sözleşmesi’ni ve Dünya Ticaret Örgütü’nü reddettikten sonra ABD dış ticaret meselesini nasıl ele aldığını bir bakın. Bu yönde fazla bir çalışma yapılmadan, çelik ve alüminyum ithalatına vergi ve gümrüklerin uygulanması gerektiğini açıkladı. Bunun üzerine, Çin’den ithal edilen ürünlere vergiler koydu ve Çin bundan 60 milyar dolar kaybetti. Bu sefer sarsılan Çin’di ve o da vergileri Amerikan ürünlerine dayattı. Kısacası, kimsenin beklenmediği bir ticaret savaşı başladı, Avrupa ve dünyanın geri kalanı, neler olup bittiğini ve ne şekilde tavır koyacağını bilemedi.

Beyaz Saray’da Trump, seçim kampanyasının atmosferini yaşamak zorunda değildi, ancak güçlü bir şekilde yaşadı. Belki de o, bu atmosferin dışına hiç çıkmadı. Çünkü o, seçim politikalarını sürdürmedikçe politikalarının uygulanamayacağını biliyordu. Zira başta yalan haber üretmekle itham ettiği medya ve diğerleri kendisine düşmanlık yaparken kendini destekleyenler bu seçim politikalarını da desteklemişlerdi. Bütün kamuoyu anketlerinde, ABD başkanı inişli çıkışlı bir halde de olsa hala konumunu muhafaza ediyor. Destekçileri desteklerini sürdürüyorlar ve çoğunluğu daha da mutlu eden bu vergi yasası buna yardımcı oldu.

ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınacağını ilan etmesi Ortadoğu’da şok etkisi yarattı. Dünya ülkelerine, bu adımda kendisini desteklemesi yönündeki baskısı başka bir şoktu. Garip olan şey, bunun, Filistinlilerle İsrailliler arasındaki “yüzyılın anlaşması” olarak adlandırılan yeni bir diplomasi türünün coşkulu bir şekilde tanıtımının yapıldığı bir zamanda gerçekleşmesiydi. Beyaz Saray’ın sürekli yönlendirmelere maruz kalmasına ve bilginin sürekli olarak kısıtlanmasına rağmen hiç kimse “yüzyılın anlaşması” hakkında Trump’ın torbasından ne zaman ne çıkacağını bilemez.

ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınma fikri büyük bir şoktu. Büyükelçiliğin taşınmasından sonra bir de İsraillilere yönelen bir şok gelebilir mi? Yoksa bu hadise kimsenin reddedemeyeceği türden bir olaya mı dönüşecek? Veya Trump’ın şok edici ve şaşırtıcı politikaları başkanlığının ilk dönemine münhasır mı kalacak? ABD başkanı bir sonraki döneminde artık bunları gerekli görmeyebilir mi? Donald Trump hakkında herhangi bir tahminde bulunmak çok zor, zira ondan sürprizler bekleyen dünyada birçok insan var. O, liberal duyarlılık, barış, küresel ısınma ve insan hakları gibi konuları pek umursamayan Amerikalı başkanlardan biridir. Eminim ki, “küreselleşme” hipotezlerinden veya sorunlarından hiçbirine sempati duymuyor. Trump’ın, Amerika’ya ve dünyaya, tüm heyecanı, sürprizleri ve şokları ile sunabileceği çok şey var. Kesin olan şu ki, kendisinin geleneksel ve alışılagelmiş hiçbir ölçüsü yoktur.