Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suudilerin terörizmle savaşında sabiteler ve değişkenler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Tarfiye olayındaki başarılı önleyici/Proaktif güvenlik operasyonu, terörizm konusunda yeni gerçekleri ortaya koyuyor. Suudi Arabistan, terörle mücadele etme yöntemi ve güvenlik yönetimi düzeyinde bir başarıya daha imza atmıştır. Sosyal medya sitelerinde bu terör olgusuyla mücadele konusunda ortaya atılan fikirlerdeki çeşitliliğe geniş bir perspektiften bakıldığında sosyal tepkilerde de kayda değer bir değişim görülmektedir.

Bu gerçeklerden ilki, terörle savaşın, hem doğrudan çatışma seviyesinde, hem de terörist sistemin mekanizmalarını ve retoriğini, fikirlerden, zihinlerden, sembollerden ve kişiliklerden başlayarak çözme seviyesinde uzun soluklu olduğudur. Bu konuda Veliaht Prensin son dönemde verdiği demeçlerdeki vizyonu dikkate almak gerekiyor, zira kendisi terörün yeşermesine katkıda bulunan terör ortamıyla başa çıkmanın önemine atıfta bulunmuştur. Bu radikal terör örgütleri dünyada meydana gelen bir takım olayları adam kazanmak ve militan devşirmek için kullanıyorlar. Prens Muhammed bin Selman’ın vizyonuna göre terör ortamı, siyasi amaçları olan dini sloganlarla beslenen militanlık ve radikalizmdir. Özellikle de, modern terör tarihiyle ortaya çıkan, tarihte terörizm vakalarına benzer olmasına rağmen, bir grup intihar bombacısı tarafından yönetilen ve bir uluslararası darbe projesine dönüşmesiyle diğerlerinden ayrılan darbe projeleri bu ortamı beslemektedir. Fakat bütün bunların arkasında, ülkelerden ve siyasi örgütlenmelerden sembolik şahsiyetlere kadar, rejimleri ve istikrarı hedef alan ve bundan yarar sağlayan geniş kitleler var. Bu projelerin yarattığı tüm tahribata rağmen, özellikle son dönemde önleyici güvenlik operasyonları büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Önleyici güvenlik operasyonlarına dair yayınlanan raporlar, geçen yılın ilk yarısında yüzde 50 olan bu operasyonların, yılın ikinci yarısında yüzde 53’e yükseldiğine işaret ediyor. Özellikle bu son “Tarfiye” operasyonu ümitlerimizi daha da yeşerttiği gibi övünmemiz gereken bir güvenlik başarısını da göstermiştir.

Suudi Arabistan kurulduğu günden bugüne kadar terör örgütleri ve silahlı grupların hedefi haline gelmiş ve gelmeye de devam edeceği kesindir. Bu durumu sadece siyasi nedenlere bağlamak veya bu örgütler tarafından ortaya atılan hedefler ve sloganlarla açıklamak mümkün değildir. Suudi Arabistan’ın sembolik değeri onu hedef haline getiriyor. Zira bu topraklar İslam’ın kıblesidir. Ayrıca sahip olduğu siyasal istikrar ve modern devletin iktisadi düzeydeki değerleri ile bağdaşan bir model olması onu hedef haline getiriyor. Bundan dolayı şiddet yanlısı radikal örgütler bu ülkeyi sürekli olarak yakın tehdit olarak niteliyorlar.

Toplumların Terör karşıtlığı sadece, tepki, kınama, suçlama ve hatta sosyal medya aracılığıyla etkileşim yoluyla gerçekleşmez. Her yeni hedef alma karşısında sürdürülebilir önleme programlarına ihtiyaç var. Gençler için, dikte edici, kuralcı ve nasihat edici bir dille değil kendi dilleriyle onlara hitap edecek programlar ortaya konmalıdır.

Gençlik geleceğin enerji kaynağıdır. Ne yazık ki, bu enerji kendini modernize etmiş şiddet içerikli sert söylemlere sahip, kendini yenileyebilmiş, modern çağın değerlerini iyi bilen, karmaşık dijital eylemlerin ürettiği sorunlu kişiliklerin yönlendirdiği şiddet yanlısı radikal örgütler eliyle gittikçe zayıflamaktadır.

Terör meselesi, ılımlı dinî söylemin ötesine, kapsamlı bir politik, ekonomik ve güvenlik söylemine kaymıştır. Terörizm, aynı zamanda, tüm meselelere girmeyi zorunlu kılan, çeşitli alanlarda bilgi birikimi gerektiren dini söylem ve sloganlarla politik çıkarımlar yapmaktadır. Ortaya tartışmalı konuları atıyor, özellikle de tekfir, velayet ve masumiyet gibi şüphe oluşturan konuları gündeme taşıyor ya da terörist çevrelerin dışında yer alan tarafların görüş farklılıkları bağlamında ortaya koydukları konuları çarpıtmak ve siyasi bir malzeme haline getirmek suretiyle zihinleri bulandırıyorlar.
Terörizmin tırmanışa geçtiği veya düşüşe geçip kendini unutturduğu zaman dilimlerinde terör meselesinin yeniden bir okumaya tabi tutulması oldukça önemlidir. Terör faaliyetlerinin normalde yeryüzünde bir karşılığı yoktur, bununla beraber terör örgütleri eleman kazanmakta ve militan devşirmektedir. Bu dosya analiz edilmelidir. Artık güvenlik kısıtlamaları ve fon ağlarının zayıflaması yüzünden doğrudan militan devşirme yerine öfkeli ve sinirli kitlerin ruhsal hallerinden mi istifade ediyorlar? Bu, zayıf kişiliklerin ortaya çıkması veya aşırılığa dair işaretlerin kısmen kaybolması anlamına gelir. Sanal gerçekliğin hakim olduğu bu ortamda etkin olan örgütler, kendisine örgütsel bağlarla bağlı olmayan genç militanlarıyla iletişime geçmede gizliliği esas almaya başladılar. Onları terör mekanizmasına tamamen eklemlemek için geleneksel olmayan iletişim tekniklerini kullanıyorlar. Artık karşılarında kendilerini feda etmeye hazır zayıf kişilikler var. Bunlar dini deliller üzerinden ikna edilmek yerine sloganist söylemler, cihad içerikli ezgiler ve yeni nesil üzerinde görsel anlamda etkili olabilecek tesirli videolar aracılığıyla beyinleri yıkanmaktadır.

Bugünkü terörizm, dünyanın her yerinde aktif olan farklı silahlı şiddet grupları arasında karmaşık bir entegrasyona sahne olmaktadır. Sünni’si ve Şiisi ile sahne kapma telaşında olmalarına ve ideolojik farklılıklarına rağmen bölgenin istikrarını hedef alan eylemlerde şaşırtıcı bir şekilde işbirliği yapma yarışına girebiliyorlar. Suudi toplumu güvenlik ve istikrarını önceliyor, radikal tutumlara karşı mücadele ediyor ve ülkelerine yönelik enformasyon ordularının komplolarını ortaya çıkarmaya gayret ediyor. Krallığın terörizme karşı yürüttüğü savaş, Suudi’lerin kendileri için yürüttüğü bir savaşa dönüşmüştür. Bu, iyimser olmamızı gerektiren bir durum olduğu gibi daha fazla bilinçli olmamızı da zorunlu kılmaktadır.