Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Trump-Kim zirvesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD, Kuzey Kore ile aralarındaki başkanlık zirvesinin iptal edildiğini açıkladı ancak böyle bir bildirge konuyla ilgili nihai söz olmayabilir. ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un arasında yapılması planlanan zirvenin askıya alınmış olup  olmadığı bilinmemekte.

Toplantının askıya alınması gözlemciler ve analistler açısından büyük bir sürpriz oldu ve bu, zirvenin yapılmasının kararlaştırılmasından daha az bir sürpriz değildi. Kuzey Kore’nin nükleer silahsızlanmasına dair anlaşma, uluslararası ilişkilerde benzeri toplantılar gibi etki bırakacaktır. Zira benzeri bir durum daha önce de yaşanmıştı. Richard Nixon, 1970’lerin başlarında Pekin’i ziyaret edip Çinli lider Mao Zedong ile bir araya geldiği zaman yaygın olan kanaat, anti-komünizm üzerini siyasi itibarını inşa eden katı bir sağcı liderle bir komünistin bir araya gelemeyeceği şeklindeydi. Ancak toplantı gerçekleşti. Tutucu sağcı bir lider ile katı solcu bir lider uluslararası uzlaşı yolunda birlikte hareket etmek için bir araya gelmişti. Uluslararası komünist hareketin Rusya ve Çin arasında bölünmüş olduğu bu dönemde, Washington, Pekin ve Moskova arasında karmaşık üçgen ilişkiler vardı. Bu kez de aynı iklim vardı, zira zirve kararı sertlik, hararetli demeçler, siyasi manevralar, nükleer ve füze testleri ve Amerikan filolarının hareketlilikleri arasında verilmişti. Aynı zamanda, Amerika ve Kuzey Kore arasında nükleer savaş senaryolarına dair politik yazılar da yazılmaya devam etti. O dönemin bakış açısı, ‘dünyanın kaderi pervasız ve dengesiz iki liderin elinde’ şeklindeydi. Demeçler ve tutumlar, dünyayı uçurumun eşiğine kadar getirmişti.

Ancak yine de zirve, 12 Haziran’da yapılması planlanıyor ve bir anda dünyanın en önemli şehri haline gelen ve küçük bir coğrafyaya sahip Singapur’da gerçekleşecek. Zirveye giden yol birçok müdahale ve çabayı beraberinde getirmişti, zira Güney Kore’de bir savaş korkusu vardı ve yalnız başına bir bedel ödemek istemiyordu. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u nükleer silahlardan vazgeçmeye istekli kılmada ve onu ikna etmede kilit rolü Çin oynadı. Kuzey Kore liderinin bu yönde bir deklarasyon yayınlaması, Trump’ın zirvenin yapılmasını kabul etmesinin temelini teşkil etmiştir. Elbette, binlerce başka ayrıntılar var; Kuzey Kore’de nükleer silahsızlanma, Kuzey ve Güney Kore yarımadasının nükleerden arındırılmış olduğu anlamına mı geliyor? Bu, Güney Kore’de ABD’nin kuvvetlerinin olmadığı ya da en azından ABD güçlerinin yakındaki deniz üsler ve nükleer silahlardan uzaklaştırıldığı anlamına mı geliyor?

Pyongyang silahlarını terk ederse, bu aynı zamanda Güney Kore ile ABD manevralarının sona ermesi anlamına mı geliyor? Ayrıntılar ne olursa olsun, Kuzey Kore nükleer silahsızlanmasından sonra gerçekten neler olacak?

Tüm bu detaylar bize şunu gösteriyor, Kuzey Kore ve ABD arasındaki müzakereciler, Güney Kore tarafı katılsın veya katılmasın bütün bu sorulara cevap arıyorlar. Çin arabuluculuk rolünü oynamış ve ikilemlerin çözümünde etkili olmuş olabilir, ancak Pompeo’nun bir kez CIA şefi ve bir kez de dışişleri bakanı olarak iki kez Pyongyang’ı ziyaret ettiği zaman birçok açmazın çözüldüğü veya o yola girildiği zaten açıktı. Kore Savaşının eninde sonunda sona ereceği, barış antlaşmasının ateşkes hatlarına ihtiyaç bırakmayacağı ve barışın doğuşunun ilan edileceği gittikçe daha iddialı hale geliyor. Bu gibi müzakerelerde ayrıntıları ve formüller genelde gizli tutulur, ancak ABD ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, basın toplantısında “Libya modelinin” Kuzey Kore-ABD müzakereleri için bir rehber olacağını belirtmiştir. Böylece, zirvenin kesinliği ihtimale dönüşmüş ve diplomatik oyun hemen çıkmaza girmiş gibi görünüyor. “Libya modeli” gündeme geldiğinde Kuzey Kore kuşku duymaya başladı, zira bu model, Libya’nın, Lockerbie krizinin sona ermesinin dışında herhangi bir avantaj elde edemeden silah ve bilgi açısından tamamen ABD’ye teslim olması anlamına geliyordu. Öte yandan, teslim olduktan sonra bile, ABD NATO güçlerini Libya’yı işgal etmeye ve Kaddafi’nin kendisini öldürmeye sevk etti! Kuzey Koreliler müzakereye, diplomasiye ve barış arayışlarına başladıklarında böyle bir yola gireceklerini düşünmemişlerdi.

Böylece, Pasifik Okyanusu’nun her iki tarafındaki durum patladı: Kim Jong-un, “Libya modelinin”, komünist rejimin tek temsilcisi olarak tanımladığı Kuzey Kore’yi yok etmek için bir manevra olduğunu düşünmeye başladı. Kuzey Kore başka bir Vietnam veya Çin gibi olamaz. Her ikisi de geniş bir modernleşme sürecini kabul etseler bile, istedikleri gibi siyasal rejimlerini devam ettirdiler. Büyük bir hile varmış görüntüsü var. Ve geçen haftalar ve aylar boyunca gerçekleşen güven, zirveyi tartışılabilir kılan büyük bir güven kriziyle sona erdi ve buluşmanın gerekçeleri de ortadan kalkmış oldu. Ancak burada takdir hakkı Amerika ve Kuzey Kore’nindir. Toplantı ve zirve tarihleri kutsal değil ve aşamalı olarak iptal edilebilir ise de ilk günlere dönmenin zor olduğu bir yola girildi. Kuşkusuz, savaş seçeneği artık masada değil ya da arzu edilmez ve ayrıntılı görüşmelerin dahi yapıldığı bir süreçten vazgeçilmesi artık kolay değildir. Her iki tarafın da yani Trump ve Un’un bu anlaşmaya varmada çıkarları olduğu kesindir. Trump Nobel Ödülü’nü almaya hazır, zira her geçen gün daha da biriken bütün iç sorunları bununla çözmeyi planlıyor. ABD’de, Bolton’un söylediği şey, politik ve diplomatik başarısızlıktan başka bir şey değildi. Başkan Trump’ın ifadesiyle, “Libya modeli” ile “Kore modeli” arasında karşılaştırma yapmanın meşru bir gerekçesi yoktur. Bu son modelde, refahın, servetin ve yatırımın tüm kapıları Kuzey Kore’ye açılacaktır.

Böylesi durumlarda teminatlar gerekli olmaktadır. Ayrıca müzakerelerde bu durum daha ayrıntılı olarak yer almalıdır. Pyongyang ile önemli köprüler kuran Güney Kore, bu konuda önemli bir rol oynayacaktır. Ama bütün ikilemleri çözmenin anahtarı, Güney Kore’ye Kuzey Kore’den saldırılarla başlayan Kore Savaşı sırasındaki pozisyonu nedeniyle Çin müdahalesi olacaktır. Bilindiği üzere General MacArthur liderliğindeki ABD, Güney Kore’yi komünizmden kurtarmak için müdahale etmişti ve Kuzey Kore’yi kuzeye doğru püskürtmüştü. Çin de savaşa girmiş ve Amerikan kuvvetlerini iki Kore’nin bölünme hattının güneyine kadar sürmüştü. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ilk askeri yenilgisini almış oldu ve o zaman gerekli teminatları sağlayan Çin olmuştu. Er ya da geç gerçekleşecek bu anlaşmanın kurtarılması için gerekli teminatları verebilecek olan yine Çin’dir.